COVID-19 Eylem Çağrısı

Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği (SGYD), 2004 yılından bu yana Türkiye’de gençlik alanında yürüttüğü çalışmalarda gençlerin her alanda bir özne olarak kabul edilmesi, kendi bireyselliklerini keşfetmesi ve güçlenmesini hedeflemiştir. COVID-19 salgını sürecinde, toplumdaki diğer herkes gibi gençler de birçok anlamda salgından olumsuz şekilde etkilenmiştir. Eğitim hayatına devam etmekte olan pek çok gencin, örgün eğitimin durdurulmasıyla birlikte uzaktan eğitime devam etmesi erişim sıkıntılarının oluşmasına neden olmuştur. Uzaktan erişim yöntemlerinde gençlerin farklı sosyoekonomik düzeylerinin de göz önünde bulundurulması ve gerekli imkanların gençlere devlet kurumları tarafından sağlanması gerekmektedir. Bunun yanında özellikle cinsel sağlık üreme sağlığına ilişkin hizmetlere ve bilgilere salgın olmaması halinde de erişim sıkıntısı yaşayan gençler, salgın durumunda daha fazla risk altında kalmaktadır. Sürecin gençleri psikolojik anlamda kötü etkilediği düşünüldüğünde, gençlerin psikososyal desteğe erişimi büyük önem taşımaktadır. Çalışma hayatında olan gençlerin iş fırsatlarının salgın sürecinde ellerinden alınmaması veya insan onuruna yakışır bir ortamda, koruyucu ekipmanlarla çalışma hayatlarına devam etmeleri gerekmektedir.Gençlik oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir ve dolayısıyla çeşitli ihtiyaçları vardır. Bu yüzden gençlerin ortak ihtiyaç ve talepleri olduğunun farkında olarak, özel ihtiyaçların varlığını göz ardı etmeden politika üretilmesi gerekir. Farklılaşan ihtiyaçlar ve durumlar haklara erişim konusunda da eşitliksizlik yaratabilir. COVID-19 salgını sürecinde de gençlerin insan haklarına erişiminin konuşulması ve savunulması bu bağlamda kritik bir önem taşımaktadır. Örneğin, uzun zamandır SGYD’nin çalıştığı gruplar olan, genç kadınların, kız çocuklarının, hareket halindeki gençlik gruplarının, genç mültecilerin ve genç LGBTİ+ların özel ihtiyaçları ve talepleri olabilir.

Pandemi süresince gençler eğitim, sosyal destek mekanizmaları ve sağlık hizmetlerine erişimin sürdürülmesine ihtiyaç duymakta, bu hizmetlerin sürdürülmesi ve sağlanmasında sorumluluk hepimize düşmektedir. Türkiye’de 13 milyona yakın genç insan bulunmakta (TUİK, 2018), genç insanların yaklaşık yarısını ise kadınlar oluşturmaktadır. Genç kadınların istihdam oranları erkeklere kıyasla daha düşük olmakla birlikte, halihazırdaki iş alanlarında da kadınların güvencesiz ve resmi olmayan işlerde çalışma oranları daha yüksektir. Ev içi rol dağılımındaki eşitsizlikler ise evdeki bakım yüklerinin kadınlar üzerinde olmasına sebep olabilmektedir. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitsizliği kesişen eşitsizliklerle birlikte ayrımcılığın ve hak ihlallerini boyutunu arttırmaktadır. Genç kadınların ve kız çocuklarının yüksek düzeyde aile içi şiddete ve eş şiddetine maruz kalma olasılığı karantina ve izolasyon nedeniyle daha da yüksek düzeylerde olmaktadır. Şiddetin her türüne karşı mücadele edilmesi ve destek mekanizmalarının işletilmesi gerekmektedir. Temel haklarından mahrum kalan kesimler COVID-19 pandemisi dolayısıyla cinsel sağlık üreme sağlığı alanındaki haklarından da mahrum kalabilmektedir. genel sağlık hizmetlerine erişim ile birlikte cinsel sağlık hizmetlerine erişimde de aksamalar olmaktadır. Oysaki gebeliği önleyici yöntemlere, acil gebeliği önleyici yöntemlere ve bu konulardaki bilgilere erişim önemini özellikle de genç kadınlar için önemini korumaktadır. Pandemi süresince bilgi ve hizmetlere erişimin devam etmesi sağlanmalıdır. Salgınla mücadelede toplumsal cinsiyet normları dolayısıyla kadın ve kız çocuklarının deneyimlerinin farklılaştığı unutulmamalıdır. Gençlik gruplarının bu farklılaşan ekonomik, sosyal ve psikolojik faktörler dolayısıyla yaşam koşulları da farklılaşmakta, bu durum gençlerin COVID-19’la temas riskini arttırabilmektedir. Bu riskin en aza indirilebilmesi için de eğitime erişim ve teknolojik ihtiyaçların giderilmesi için gerekli yöntemler gençlere sağlanmalıdır.

Türkiye’de geçici koruma statüsüne bulunan Suriyelilerin sayısı resmi verilere göre 3.6 milyondur (GGİM, 2020). Bu sayının yaklaşık 1,2 milyonu ise 18–30 yaş arası gençlerden oluşmaktadır. Türkiye’de yaşamlarına devam etmeye çalışan genç mültecilerin başta eğitim, sağlık, istihdam olmak üzere tüm alanlarda hizmetlere erişmesinin; kalıcı ve sürdürülebilir politikalarla da güçlenmesi gerektiği görülmektedir. COVID-19 pandemisinden Türkiye’deki gençlerin önemli bir parçası olan genç mülteciler de etkilenmiştir. Süreçte en temel ihtiyaçlardan biri olan bilgi alma ve sağlığını koruyabilme ihtiyacı kapsamında genç mültecilerin kapsamlı bilgiye erişimi çok önemlidir. Yetkililer tarafından yapılan açıklamaların, alınan önlemlerin ve farklı dillerde bilgilendirme dökümanlarının sınırlı olması, doğru bilgiye erişimi mülteciler için daha da zorlaştırmaktadır. Mültecilerin de diğer tüm bireyler gibi temel hijyen ürünlerine erişim desteği verilmesinin gerekliliği bir ihtiyaçtan öte zorunluluk haline gelmiştir. Sağlık hizmetlerinde tercüme desteği ve kronik hastalıkların tedavilerinin güvenli bir şekilde devam etmesi de bu süreçte oluşabilecek sorunların önüne geçecektir. Çalışma hayatındaki sorunlarla ilişkili olarak mülteci gençler mülteci olmayan gençlere oranla daha fazla hak ihlaline maruz kalma riski ile karşı karşıyadır.Çalışma hayatında olmayan ve gelir elde edemeyen mülteci gençlerin, devlet, yerel yönetimler ve stk’ların sosyal yardımlarından faydalanmaları ve günlük hayatlarının devam ettirebilmeleri sağlanmalıdır.

COVID19 pandemisi gibi kriz dönemlerinde ihtiyaçları göz ardı edilen gruplardan biri de LGBTİ+ gençlerdir. LGBTİ+ gençlerle yapılan birçok çalışma, sağlık hizmetlerine erişimde yaşadıkları endişeleri ve erişimin sağlandığı noktalarda ise karşılaşılan ayrımcılık ve hak ihlallerini göstermektedir (Yılmaz ve Göçmen, 2015). COVID19 pandemisi gibi kriz dönemlerinde ise ihtiyaçları göz ardı edilen gruplardan biri olarak LGBTİ+ gençler birçok hizmete ulaşmada ek engellerle karşı karşıya kalmaktadır. Koruyucu yasal düzenlemelerin eksikliği ve ayrımcılık, damgalama gibi olumsuz sosyal tutumlar birçok LGBTİ+ genç için kriz dönemlerinde evsizlik, güvensiz istihdam, daha düşük gelir, sağlık hizmetlerine kısıtlı erişim ve daha az eğitim gibi derinleşmiş eşitsizlikler doğurmaktadır. LGBTİ+ gençlerin ihtiyaçlarını karşılamak ve bu eşitsizlikleri gidermek için harekete geçmenin ise birçok yolu vardır. Yardım kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile kamu ve özel sektörün dayanışma ve işbirliği içerisinde, LGBTİ+ gençlerin dahiliyetinin sağlandığından emin olunması ve pandemi sürecinin gerektirdiği ihtiyaçlarının göz ardı edilmemesi ve bu ihtiyaçların sağlanması adına atılması gereken adımlarla ilgili sürdürülebilir bir bilincin oluşturulması gerekmektedir.

COVID-19 salgınına yönelik tüm müdahalelerin hiçbir gençlik gruba yönelik ayrımcı olmadığından,zararlı kalıp yargıları beslemediğinden ve eşitsizlikleri sürdürmediğinden emin olunması gerekmektedir. Pandemi sürecinde gençlerin de ihtiyaçları gözetilerek yaşamın hiçbir alanında geride bırakmayacak kapsayıcı önlemler alınması oldukça önemlidir. Bu süreçte Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği hak taleplerinde bulunmaya devam ediyor ve tüm paydaşları aksiyon almaya çağırıyor.

Kaynakça

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ( 2020), Göç Alanındaki Güncel Sayılar, https://www.goc.gov.tr/gecici-koruma5638adresinden alınmıştır.

TUİK (2018), “İstatistiklerle Gençlik 2018“

Yılmaz, V. ve Göçmen, İ. (Haziran, 2015), “Türkiye’de Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Trans Bireylerin Sosyal ve Ekonomik Sorunları Araştırmasının Özet Sonuçları”, Cilt IV, Sayı 6, s.94–101, Türkiye Politika ve Araştırma Merkezi (Research Turkey), Londra: Research Turkey

(http://researchturkey.org/9142)

--

--

Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği

Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği Y-PEER Turkiye’nin tüzel kişilik kazanmış halidir. — sagliktagenc.org